16 Temmuz 2013 Salı

yanımızdan geçen öyküler

Taksim istasyonundan trene bindik. Saat geç, tren boştu. Yeniyetme bir oğlan tam karşıma oturdu. Kirpi gibi siyah saçları, kırmızı bir yüzü ve ağlamaklı gözleri vardı. Mahremiyet istediğini anladım ama gözlerimi ayıramadım ondan. Sırt çantasını çıkarıp yanındaki boş koltuğa koydu. Cebinden çıkardığı ıslak mendille montunu silmeye başladı. Sonra yüzünü, boynunu... Montunu çıkarıp kazağını, kazağını çıkarıp tişörtünü ve pantalonunu.... Kafasını kaldırıp bana bakar bakmaz gözlerimi kaçırdım. Şimdi ağlayacak dedim içimden. Çantasından bir kitap çıkardı: Fatherland. Okudu mu okur gibi mi yaptı bilmiyorum. Ben görmenin ağırlığı ile ezilerek trenden inip evime gittim.

Çay Keyfi

Şekerini karıştırdıktan sonra çay kaşığını sağ elinin işaret parmağı ile bardağa yapıştırdı. Çay bardağını avucu ile sıkıca kavradı. Cay nasirli elini yakmadan istti. Çay tabağını da diğer avucunda tuttu.  Tabak ve bardak gözden kayboldu. Bardağı, büzüp ileri uzattığı ağzına götürdü. Kaşları havaya kalktı. Büyükçe bir yudum aldı çaydan. 

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Bekle

Cebimdeki öyküler tükendi. 
Anlatacak hiçbir şeyim yok. 
Kimseyi göremem şimdi senden başka... 
Bir tek seninle öykümüz yarım...

Pencere

Yaşlıları düşünür müsün hiç? Evinden çıkamadığı için penceresinin önüne koyduğu yastığa dirseklerini dayayıp gelip geçeni seyreden yaşlı insanları?..Gün gelir yalnızlığa da alışır mı insan?

...

Uçan kuşun gölgesi düştü kitabımın üzerine... Kuş öyküye karıştı...

7 Nisan 2013 Pazar

Bu bahar...

Bitimsiz karanlıklardan gelip
Bulutları ve dağları aşıp
Kırmızı perdelerimin boşluklarından sızıyor
Odamı turuncu, ılık ışığınla dolduruyorsun da
Kalbime dokunamıyorsun işte.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Soğuk

Hava yirmi derece. Anneannem uyurken giymem için bir pijama verdi. Üstüme de battaniye ve yorgan. 'Sen yalnızsın, üşürsün,' dedi. 

31 Mart 2013 Pazar

iki ölüm

Bir zamanlar yaşlı bir köpek varmış. Durup dururken masaların altlarına, kapı arkalarına, evin içinde kuytu ve karanlık neresi varsa saklanıp sessizce beklemeye başlamış. Eğitimli olmasına rağmen yasak olduğunu bildiği yerlere girip saklanmış ve beklemiş haftalar boyu korkulu ıslak gözleriyle... Bir arkadaşımın anlattığı yaşanmış bir hikaye bu. Ölümden saklanan köpeğin hikayesi.

Bir zamanlar yaşlı ve kalbi çok yorgun bir adam varmış. Hastane odasında zorlukla nefes alırken yarı uykuda yarı uyanık ölümü bekliyormuş o da aynı köpek gibi. Yanında refakatçi olarak kalan oğlu beş dakikalığına odadan ayrılmış ve geri geldiğinde yaşlı adam kaşlarını çatıp 'neredesin sen, otur şuraya ve bir yere gitme' diye azarlamış onu. Aynı sağlığında yaptığı gibi... Emir vermeye ve saygı görmeye alışıkmış çünkü. Ama bu kez korkunun gölgesi üstüne vurmuş sesinin. Kafasını yana çevirip gözlerini yummuş. Bir daha da açmamış. Bunlar yaşlı adamın dünyada söylediği son sözler olmuş.

29 Mart 2013 Cuma

dişmacunu

Dişmacununun kurumuş bir kalıntısı lavaboya yapışmıştı. Çeşmeyi üstüne tuttum ama gitmemekte direndi. Bir süre sonra çeşmeyi başka yöne çevirince kayıp gitti. O zaman anladım ki suyun tazyiğiyle onu oraya yapıştıran benim. Bunu kendime de yaptığımdan şüpheleniyorum bazen. Çözüme gitmek için seçtiğim yanlış bir yolda çok ısrarcı oluyorum.

mercimek

Mercimek pişirdim, desem ve sussam. Sen onu seninle yemek için pişirdiğimi anlasan, istemem demeden önce bir daha düşünsen... Mercimeğin tek başına yenecek bir yemek olmadığı lanetli gerçeğini, mesela akşamdan kalma bir karnıyarık olmadığını, aslında benim hiç yemek yapmadığımı, yapmayı da sevmediğimi, benim için yemek yapmanın karın doyurmakla hiç ilgisi olmadığını; sana aşık olmamaya çalışırken bunu beceremeyeceğimi ilk kez benim için yemek yaptığında anladığımı ama anlamazlıktan geldiğimi, o güzel yaz akşamında vapurla evime dönerken -aşka da yaz mevsimi ve deniz yakışır- tek kişilik penceresiz bir hücredeymişim gibi nefessiz kaldığımı bilsen!..

17 Mart 2013 Pazar

bahar gelmiş

Guvercinler parkta geziniyordu. Baktim, hepsinin parmaklari eksikti ve bu hic umurlarinda degil gibiydi. Yagmurda islanan ve basini oksadiktan sonra birkac adim arkandan gelip gercekten arkadas olamayacagimizi anlayinca geri donen sokak kopekleri ve gecenin karanliginda yesilliklerin arasindan gelip kaldirimda yuruyuse cikmisken ayagimin altinda citir citir ezilen yavru sumuklubocekler gibi huzunlendirdi bu beni. Ve bugun baharin geldigini ve gittigini acik pencereden iceri giren karasineklerden anladigimi hatirladigim gundu.

güneş reçeli

Porselen kaseye dokuyorum, seker pembe iniyor yokus asagi, cam gibi parlak gul pembesi toplaniyor dipte. Sanki guneste pisirmemis de visne recelini, gunesi de recel kavanozuna koymus canim anneannem.