9 Ocak 2012 Pazartesi

Saklı

Baka baka gözlerimiz çirkinliğe mi alıştı acaba? Yağmur beklentisi ile hüzne boyanmış bu dumanlı, serin günde; penceremden gördüğüm onlarca dağınık bina, anlatacak çok şeyleri varmış gibi, çatılarına konan kargalarla ve martılarla, kendilerine bakmaya zorluyor beni. Bütün bu dağınıklığın, uyumsuzluğun, medeniyetsizliğin içinde insanın hoşuna giden ne olabilir ki? Perdelerin ve duvarların ardındaki hikayelerin kokusunu alıyor burnum, bu olmalı. Yıkık ve yanmış binalardan kalanlar geçmişe çekiyor beni.

Hepimizin hayatı hikayelerle dolu, hepimizin hayatı yazsak roman olur. Maharet anlatabilmekte... Sen dostum, anlatamayacaksan, anlatıp da dinletemeyeceksen, roman olamaz senin hayatın. Biriktirdiğin hayat, son nefesinle, hiç değeri olmamışçasına yokluğa karışacak, bunu bil. Denemesi ömre bedel.